Kolanın tarihi 1800’lü yıllara dayanmaktadır. Öncelikle laboratuvar çalışmalarıyla üretime başlayan kolanın; %85’i su, geri kalan kısmı ise fruktoz, kafein, fosforik asit, renklendirici karamel ve karbondioksitten oluşmaktadır.
Uzun yıllardır kola üzerinde dünya çapında çalışmalar yapılmaktadır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda kolanın özellikle çocuklar ve 17-35 yaşları arasına hitap ettiği ve bağımlılığa kadar uzandığı bilinmektedir.
Çocukların bu siyah ama güvenilen içeceğe merak duymalarının en büyük nedenlerinden birinin reklamlar olduğu, reklamların ağırlık olarak çocuklara yönelik yapıldığı, bunun sebebinin ise aile bireylerinin çocuk merkezli alışveriş yapmaları olup, alımı arttırmak olduğu gözlenmiştir. Büyüyen çocuklar ise 17-35 yaş gençlerini oluşturmakta ve bu halkalar zincirleme devam etmektedir.
Bu çağlarda fast-food tüketiminin yoğun olması çocuk ve orta yaş grubu kilo alımına ve obeziteye yöneltmektedir.
Uykusuzluk, Huzursuzluk, Depresyon
1 su bardağı kolada bulunan ortalama 28 gram şeker, insan vücudunun ihtiyaç duyduğu karbonhidratın %35’ini karşılamaktadır. Gün içerisinde tükettiğimiz her besinin içerisinde karbonhidrat, şeker yer almaktadır. Bu sebeple içilen her yudum kola vücuda kilo olarak depolanmaktadır. Aynı zamanda vücudun üst yüzeyindeki kahverengi adipoz dokunun artmasıyla, organların yağlanmasına neden olmaktadır.
Yapılan araştırmalarda tek çocuk sahibi annenin kendisine engel olamadan günlük 3 litre kola içtiğini ve bu sebepten uykusuzluk, huzursuzluk, depresyon ve titremeler geçirdiğini belirtmektedir. İlgili hasta yaklaşık bir yıl süren tedaviden sonra kola tüketimini günlük 1 bardağa düşürebilmiş ve şikayetleri oldukça azalmıştır.
Fareler üzerinde yapılan deneylerde ise hamile bir farenin kola tüketimi sağlanmış ve doğan yavrusunda zeka geriliğine rastlanmıştır. Aynı zamanda diyabet 1-2 hastalıklarını tetiklediği, kalp rahatsızlıklarını arttırdığı, obeziteyle yakından ilişkili olduğu, diş yüzeylerinde derin korozif etki oluşturduğu ve içerisindeki kafeinin uyarıcı etkisinin huzurluğa neden olduğu, ispatlanmış sebepleri arasındadır.
Bir cevap yazın